Haccın faziletleri
Gücü yerinde olanın, ömrü boyunca bir kere Kâbe’ye gidip ibadetlerini oraya mahsus olarak gerçekleştirmesi farzdır. Bunun haricinde yapılacak olan hac ibadetleri farz değil nafile olacaktır. Müslümanlar için en önemli olanı kendilerine farz olan hac görevini gerçekleştirmesidir. Üzerlerine düşen bu hac görevini bir kere yapmak YİRMİ defa Allah yolunda savaşmaktan çok daha sevabdır. Bu durumu göz önünde bulundurarak gücü yerinde olan kişi ilk fırsatta bu ibadetini yerine getirmesi hayırlı olacaktır. “Hac ibadeti, suyun kirlerini temizlediği gibi, günahları yok eder.” (Taberânî)
Allah’ın kabul etmiş olduğu hac, oruç, zekat ve namaz borçlarının affına sebep olmadığını bilmek gerekir. Bir kul üzerine düşen borçlarını ödemezse ödenmiş sayılmaz. Hak ve kul borçları hariç diğer günahlar affedilir. Bir Hadis-i şerifte şu şekilde buyurulmaktadır; “Arafat’ta vakfeye durup da günahlarının affedilmediğini zanneden kişi, büyük günaha girmiş olur” (Hatib)
Vaktinde yapılan haccın sahih olduğu belirtilmekte olup, hac görevleri vaktinde yapılması çok önemlidir. Yapılan bu görevin kabul olması için gereki olan; hac görevinin sahih olması, iktidanın düzgün olması, bid’at ehli olmaması gibi durumlar vardır. Hadis-i şerifte şu şekilde buyurulmaktadır, “Bid’at işleyenin haccı, orucu ve cihadı kabul olmaz” (Deylemî)
Gerçekleştireceğimiz hac görevinin kabul olması için, haccın farzlarını, haccın vaciplerini ve haccın sünnetlerini eksiksiz olarak yapmaya özen gösterilmelidir. İhlas ile hareket ederek, bu göreve helal para ile gidilmesi gerekir.
Dünyalık işleri bir kenara bırakıp hac görevini yerine getirmek gerekir. Hac esnasında ticareti buraya taşımak doğru olmaz ve bu durum karşısında hac ibadet olmaktan çıkacaktır. Hac öncesi olan borçlar ödenmeli, hak sahibi kişilerle helalleşmeli, geçmiş günahlara tövbe edilmelidir. Bu saymış olduklarımıza dikkat edilerek yapılan hac makbul olanıdır. Hadis-i şeriflere baktığımız zaman; “Hac edin ki muhtaç olmayasınız. Yolculuk edin ki sıhhate kavuşasınız) ve (Hac zenginliğe, zina fakirliğe sebep olur.” (Taberani-Şir’a)